İnsan vav şeklinde doğar, bir ara doğrulunca kendini elif
sanır. İnsan iki büklüm yaşar, oysa en doğru olduğu gün ölmüştür. Kulluğun
manası vavdadır, elif uluhiyetin ve ehadiyetin simgesidir. O yüzden Lafz-ı
ilahi elifle başlar. Elif kainatın anahtarıdır, vav kainattır. Rabbi vav gibi
mütevazı olsun ister kulları. Musa dal olmuştur ama Firavunun gözü Elifte
kalmıştır. İbrahim ateşte vavdır,
Nemrut bizzat ateşe odun. Yunus, vav olup
balığın karnında anca kurtarmıştır kendini. İnsan iki büklüm olunca rahat eder
ana karnında. Boylu boyunca uzansa da kim rahattır mezarında? Vavın elifle
münasebeti ne kadar iyiyse, kainatın dengeside o kadar düzgündür. Kim kimi
hatırlarsa evvel o ona koşar. Kainatta tüm cisimler boşlukta dönerken insan
belki o yüzden boşlukta kalmamış, Rabbi onu imanla doldurmuştur. Evvelde
eliftir, bir ilahi nefesle ahirde vav olur kainat. Manayı bilmeyenler vav
diyemez vay der. Buna anlamca vaveyla denir. Yani vav olamadıkları için feryad
edenlerin halidir. Elif bir ağaç ve insan onun dalıdır.
Azrail budadıkça
nefesleri daha gür çıkar sesleri. Herbiri Dal olur ve o ağaçtan beslenir. Vav
olur o ağacın gölgesine sığınır. Ve Allah insana seslenir, peygamber eliyle
ulaşan mesajı hem dal hem vav ol der insana. "Mümin erkekler ve mümin
kadınlar birbirlerinin velileridir. İyiliği emrederler; kötülüğe engel olurlar.
Namaz kılarlar, zekat verirler. Allah’a ve Resulüne itaat ederler. İşte bunlara
Allah rahmet edecektir. Allah şüphesiz güçlüdür, hakimdir." Başkasının
önünde eğilmek ne zordur. Birilerinin emri altına girmek ne ağırdır. Krallara
boyun eğmemiş insan görmediği bir varlığa mı itaat edecektir? İnsan kendinin
bile farkında değildir iki lam birbirine sarılıp kainatı ayakta tutan sütunlar
gibi durmuştur elifin ardında, kainatın gezegenleri yuvarlanıp son harf misali
peşinden giderken, insan yolculukta geri kalmanın acısını ne zaman
anlayacaktır. Zordadır sığınacak yeri yoktur. Evrene ve seslere kulak verenler
duyar yeniden o kutlu çağrıyı;
"Sabır ve namazla Allah’tan yardım isteyin.
Rablerine kavuşacak ve O’na döneceklerini umanlar ve Allah’a gerçek bir saygı
gösterenlerden başkasına namaz elbette ağır gelir" Sonra çağırır insanı,
belki cennet kokusunu duyurmak içindir bu davet, belki kendi yanına
çağırıyordur. İşte o ayet: “Secde et, yaklaş!” Eğil ve ben senin başını göklere
erdireyim, yıldızları ayağına sereyim, sana gezmekle bitiremeyeceğin cennetler,
sayamayacağın nimetler vereyim demektir bu. Secde et, vav ol, vay dememek
için...